top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıOzge McAree

Tökezlersen, bunu dansının bir parçası yap



Bu sabah bir şey okudum ve bu yazıyı yazma isteği uyandırdı.


Diyordu ki ;

"Geçmişi unut ama dersi asla unutma."...


Sabah kardiyo egzersizlerimin bir parçası olarak dans kardiyo yapıyorum.


Dans kardiyoya aşina olmayanlar için, sağlıklı bir egzersiz şekli olduğu kadar eğlenceli olan serbest stil dans ve hareketlerdir. Yüksek enerjili bir antrenmandır.


Bu yüzden sabah kardiyom genellikle beni canlandırıcı bir müzik eşliğinde evin içinde zıplatan bir kardiyo türü.


Yaparken de sık sık sahnede performans sergilediğimi ve herkesin izlediğini hayal ediyorum.


Bazen yeni dans hareketleri öğreniyorum.


Şimdi gelelim hikayemize ...


O sabahlardan biriydi.


Yeni dans hareketlerime lazer keskinliğinde odaklanarak gürleyen müziğe kendimi o kadar kaptırmıştım ki.


Bu arada dans etmek biraz odaklanma meditasyonuna benziyor.


Dansın ve hareketin faydaları hakkında bir makale olmasa da bu, bir kaç faydalı bilgiyi paylaşma gereği duyuyorum.


Odaklanma meditasyonu, şu anda kalmanın ve içsel diyaloğu yavaşlatmanın bir yolu olarak bir şeye dikkatle odaklanmayı içerir. Dans ederken, duyduğunuz müziğe ve vücudunuzun hareketlerine odaklanırsınız. Başka hiçbir şeye değil.


Dans ettiğimizde beynimiz daha fazla serotonin üretir. Buna genellikle mutluluk hormonu denir ve tesadüfen dans etmek kalbimi mutlu ediyor.


"O sabahlardan biriydi" ye geri dönelim. ...


Bütün bunlar olurken Steve içeri girdi. Bilmiyor olabilirsiniz, Steve benim iş ortağım ve aynı zamanda eşim, bu yüzden birlikte yaşıyoruz. Neden bilmiyorum ama bunu gülerek yazıyorum.


İçeri girdiğini duymadığım için birden ödüm patladı.


Bu çok sık oluyor ve neredeyse her seferinde 'Evde sadece sen ve ben varız hayatım. Korkmana gerek yok."diyor.


Doğru, ama evin içine Uzay Yolu tarzında ışınlandığında değil. Belki bu başka bir günün tartışma konusu olabilir.


Bazen yaptığı gibi, durup beni izlemeye başladı. Taklit ederek. Aslında beni taklit ediyormuş gibi yapmasını izlemek çok eğlenceli. Çok gülüyorum (işte bir çift doz serotonin daha.)


Ve o an seyircimin olmasından yararlanmak isteyen ben, gerçekten performans göstermem gerektiğini hissettim. Sonuçta birileri izliyordu. Dansa her şeyimi verirken tökezledim ve neredeyse düşüyordum. Gülmeye başladım ama Steve hiç kıpırdamadı.


"Gördün mü" dedim. "Neyi" dedi?

"Yanlış yaptım" dedim. O da "Ben dansının bir parçası olduğunu düşünmüştüm" dedi.


Belki nazik davranıyordu. Ama beni düşündürdü. Ve bu sabah okuduğum o yazı karşıma çıkana kadar bunun hakkında daha fazla düşünmedim.


"Geçmişi unut ama dersi asla unutma." ... diyen yazı.


Yıllar geçtikçe, başarının anahtarının (başarı sizin için ne anlama geliyorsa) uzun vadeli hedefinizi her zaman aklınızda tutabilme yeteneği olduğunu öğrendim. Kendinize ve yeteneklerinize inanmanın önemini öğrendim. Yeteneklerimize güvendiğimizde, hayatta başımıza gelenleri kontrol edebiliriz. Büyük zorlukların üstesinden gelebilir ve bu zorluklara karşı yapmamız gereken değişiklikleri yapabiliriz.


Öte yandan, yeteneklerimize güvenmek sadece başarılı olmakla ilgili değil. Aynı zamanda hatalarımızdan ders almakla da ilgilidir. Çünkü hatalar ve kusurlar hayatın bir parçasıdır.


Hayat muhtemelen bizim 'en büyük dansımız'.


Bu yüzden hata yaptığınızda ve yolda tökezlediğinizde, onları kucaklayın.


Hepsini dansın bir parçası yapın. Çünkü onlar olmadan büyüyüp olgunlaşamaz ve daha iyi insanlar olamayız.


Başarısızlığın başarının bir parçası olduğunu öğrenmek, tıpkı tökezlemenin dans etmeyi öğrenmenin bir parçası olması gibidir. Ağrıyan ayak bilekleri, ağrıyan dizler, ağrıyan ayaklar, ağrıyan kollar hepsi bunun bir parçası. Bu nedenle, her engelle karşılaştığınızda, bunu yeni bir dans öğreniyormuş gibi düşünün ve yol boyunca bazı 'yanlış bir şeyler' olacağını düşünün.


Başarısızlığın başarının bir parçası olduğunu kendinize hatırlatmaya devam edin. Başarısızlık karşısında dirençli olmayı öğrenmeyi de öyle.


Kafanızda ki ses,

'neden bunu yapıyorsun'?

'hiç zahmet etme'.

'nasılsa bir şey olmayacak'.

'yapamazsın'.

'onlar kadar iyi değilsin' derken bile devam edin.


Bu çeşit olumsuz düşünceleri dağıtmayı öğrenmeye devam edin. "Yine de yapıyorum" demeyi öğrenmeye devam edin.


Bir de sebat denen bir şey var.


Evet yetenek önemli ama daha önemlisi sebat. Tutkulu ve azimli olmak.


Düşmekte iyiyim ama ayağa kalkmada daha da iyiyim.


Sebat, yüzünüzdeki teri silmenizi ve her tökezlemenizi dansınızın bir parçası yapmanızı sağlar.


Ve pratik mükemmelleştirir.


Yürümeye devam.

Büyümeye devam.








Ozge McAree







The Power Of Scent Anchor
Anchor 1
bottom of page